Reha Yünlüel
Manhaym'a yağmur yağıyordu...
Manhaym'a yağmur yağıyordu...
Manhaym'a yağmur yağıyordu
ve ben, bilirsin
yağmursuz yaşayamıyordum
bir mâvi yağmur dokunuyordu bana
ve sen
İspanyol kırması sevgilini
birbuçuk ay önce terketmiştin
Manhaym'a yağmur yağıyordu
bir İrlanda müziği vardı tam ortada
ben sırılsıklamdım
sen de
sende uğuldayan o güzelim müzik de
ve ben şarabı hâlâ içmek için içiyordum
tatmak için değil
sense farklıydın
tatmak için bekliyordum seni
kumarda kaybedilmiştim
zarlarım kırıktı
şâh çekilmişti şâhıma
Manhaym'a yağmur yağıyordu
bana sen
sana o İrlanda müziği
ne derlerse desinler
ıslaktım ıpıslak
kâğıtlarımsa hiç sorma!
yeşil çuhalı bir masada bir don bir gömlektim
dünyânın tüm biralarını deniyordum sırayla
sarhoştum ama devrilmiş değildim
gökte
ışıklardan bir top oluşmuştu
gecede
sarhoştum
kapitalistin allahı
komünistin peygamberiydim
çelişki annemdi
sırığın teki
işgâl etmişti görüntümüzü
sırık da sırıktı hani
eşşekoğlueşşeği zıplayarak geçtik kıyısından
sırık öfkeliydi
Manhaym bende kaybolmuştu
ben Manhaym'da kaybolmuştum
sırıksa iki arada bir derede kaybolmuştu
anasını satmıştım
sırığın işte
gökyüzünde pamuk tarlaları vardı
toplanmamış
ben topladım!
canım sıkkındı
sarhoştum
içim acıyordu
Manhaym'a yağmur yağıyordu
şarkı söylüyordum
bir korna çaldı
kornaya, kornayı çalana, kornayı îcat edene,
kornayı kullanana, sevene, hürmet edene, kornanın ebesine
allahına kadar sövdüm
korna şarkımı kırmıştı
Manhaym'a yağmur yağıyordu
bir uçağın pencere kenarındaydım
kanadında
"kanadında yürünmemesi rica olunur" yazılıydı
trenlerdeki "pencereden sarkılmaması rica olunur" cinsinden
âdet yerini bulsun diye belki de
bilmem kaçbin fiit yükseklikte
uçağımın kanadında yürüdüm
ardımdan
açtığım pencereyi kapattı bir hostes
alaylı bir gülümsemeyle
Manhaym'a yağmur yağıyordu
sahnede bir İrlanda müziği ağlıyordu
ben münâsip bir yerde atladım uçaktan
gözlerimi Manhaym'a dökmüştüm
Manhaym'a yağmur çökmüştü
ben Manhaym'da çökmüştüm
Manhaym'a yağmur yağıyordu