Neslihan Yalman
ÇÜNKÜ, İNSAN İÇE ACIYANDIR
ÇÜNKÜ, İNSAN İÇE ACIYANDIR
gitmeseydiniz Galileo Galilei
size dünyanın dönmediğini
dövündüğünü ispat etmek isterdim
şüphesiz, biliyordunuz, milyarlarca ışık yılı uzakta çekilen acıları
kendinden kurtulmanın bir yolu olmadığını ölmeden
yazmaktan başka, bir de onun kaldığını çare
görüyordunuz ve -kör olmadan öncenizdi bunlar-
toz pembe demiyordunuz karanlık gökyüzüne
kara maddeydi bilinmezliğinizin bile adı
gitmeseydiniz Galileo Galilei
oturup, İskenderiyeli Hypatia’dan konuşacaktık sizinle
istiridye kabuklarıyla derisi yüzülen kadından
aynı derde gark olmuş iki kişi, bilimi de takmışlar sırtlarına
şenliğe gidercesine gidiyorlar süslenerek ölmeye ya da korkuyorlar
çocukların korktuğuna benzer bir karanlıktan, gökyüzünden, kara maddeden
gitmeseydiniz Galileo Galilei
derimi önünüzde açacaktım, herkesin acısını yüklenecek
bir deri değilse eğer bu: ipek, alımlı, ama güçsüzse
ilk’liğe düşerek yanmak vebali olacaktı hayallerimin
bilimin şiirle benzeyen yanlarını konuşacaktık
çileyi yoğuracaktık aynı kapta: ekmekle şarabı karıştırarak
bağıracaktık kilise duvarlarını gülle taşlayarak, ey İsa!.. ses ver!..
hâlâ geçmedi mi avuçlarındaki özverinin ağrısı?
biz çok mu günahıyız kendimizin?
sarmayı bilmiyor muyuz yarasından çiçeği?
-biraz da birikmiş hesapları soracaktık abus cübbelilerden
‘‘neyi’’ sevdiğimizi takiptesiniz de, peki ya ‘‘neden?’’
‘‘nedir’’ alıp veremediğiniz gökteki yıldızlarla
gazla, toz bulutuyla?-
gitmeseydiniz Galileo Galilei
dinlenmişliğinizde bile
derin yorgunluklar gördüğümü söyleyecektim
onları sizden çekip almayı, göz kapaklarınıza
azıcık huzur tozu serpmeyi arzu ederdim
bilimin etiğinden, dinin vicdanından da söz açabilirdim
bunlar olmadan, ikisinin de beyhude atlarla sağa sola çarptıklarından
bir ağacı dinlemekle duyulacağından köklenmiş hafızanın
benzeyecek kadar farklılıklarla dolup taşmaklığından evrenin
gitmeseydiniz Galileo Galilei
ama; siz aldırmayın yapılanlara, neyse gidin
gidin Galileo Galilei, bir an önce gidin
geliyorlar üstümüze kurttan kafalılar
dişlerini bileyecek boyunların peşinde