فيلم في محطة قطار

في محطةِ قطارٍ في الشتاء، عائداً من سفرةٍ طويلة
وجدتُ نفسي جالساً في صالةِ سينما للعابرين
أشاهدُ فيلماً لا أعرف قصته
كان قد بدأ قبل وصولي
فيلمٌ لا ينتهي أبداً
لا يهم من أين تراه
لأن كل فصولِه تتكرر
كما الحياة ذاتها   .

أَبطالٌ يضعون أقنعةَ لصوصٍ فوق وجوههم
جيوشٌ تزحفُ في الجليدِ لتصلَ الى مدينة ما
ومهرجون يسيرون أمام عرباتٍ تجرها خيولٌ منهكة
رجالٌ بأجنحةٍ من شمعٍ يسبحون في الفضاء
حشراتٌ تشق طرقَها الغريبةَ الى الكواكب
تحت شموس محرقة
ثمة من يعثرُ على لؤلؤةٍ ويفقدُها ثانيةً
ونحن ننزفُ على الشراشف
فوق أَسرة ِمسافرين في فندقٍ رخيصٍ لليلةٍ واحدة   .

متفرجون موتى ومتفرجون أَحياء
ثمة من يدخلُ .ثمة من يخرجُ
القاعةُ مظلمةٌ دائماً
وفيلمُنا مستمرٌ بلا نهاية .

© Fadhil Al-Azzawi
Produção de áudio: 2005, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

TREN İSTASYONUNDA BİR FİLM

Kışın bir tren istasyonunda, uzun bir seyahatten döndüğümde
Seyyahlar için bir sinemada buldum kendimi
Ve garip bir film izledim.
Ben buraya gelmeden film başlamıştı,
Hiç bitmeyen bir film.
Ne zaman izlemeye başladığın farketmez.
Sahneleri hep tekrar ediyor
Hayatta olaylar nasıl tekrar ederse.

Kahramanlar hırsız maskesi takıyor
Ordular karda sürüklenerek şehre yaklaşıyor.
Yorgun atların çektiği arabaların önünde soytarılar.
Mumdan kanatlar takan adamlar boşlukta yüzüyor.
Kavuran güneşlerin altında
Böcekler gezegenlere doğru garip yollar kurmuş.
Birisi bir inci bulmuş ve tekrar kaybetmiş.
Ve biz kanıyoruz çarşaflarına
Seyyahların o ucuz bir gecelik otellerinin.

Ölü seyircileri yaşayan seyirciler.
Biri gelir, öteki gider.
Salon hep karanlık.
Filmimiz hiç durmadan devam ediyor.

çeviri: Kemal Küçükgedik