Nana Lee 
Translator

on Lyrikline: 4 poems translated

from: coreano to: turco

Original

Translation

이슬

coreano | CHONG Hyonjong

강물을 보셔요 우리들의 피를
바람을 보세요 우리의 숨결을
흙을 보세요 우리들의 살을.

구름을 보세요 우리의 철학을
나무를 보세요 우리들의 시를
새들을 보세요 우리들의 꿈을.

아, 곤충들을 보세요 우리의 외로움을
지평선을 보세요 우리의 그리움을
꽃들의 三昧를 우리의 기쁨을.

어디로 가시나요 누구의 몸 속으로
가슴도 두근두근 누구의 숨 속으로
열리네 저 길, 저 길의 무한------

나무는 구름을 낳고 구름은
강물을 낳고 강물을 새들을 낳고
새들은 바람을 낳고 바람은
나무를 낳고……

열리네 서늘하고 푸른 그 길
취하네 어지럽네 그 길의 휘몰이
그 숨길, 그 물길 한 줄기 혈관……

그 길 크나큰 거미줄
거기 열매 열은 한 방울 이슬------
 (眞空이 紗有로 가네)
태양을 삼킨 이슬 萬有의
바람이 굴려 만든 이슬 만유의
번개를 구워먹은 이슬 만유의
한 방울로 모인 만유의 즙------
천둥과 잠을 자 천둥을 밴
이슬, 해왕성 명왕성의 거울
이슬, 벌레들의 내장을 지나 새들의
목소리에 굴러 마침내
풀잎에 맺힌 이슬……

© CHONG Hyonjong
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Çiğ

turco

Nehre bakın, kanımıza
Rüzgara bakın, soluğumuza
Toprağa bakın, etimize.

Bulutlara bakın, felsefemize
Ağaçlara bakın, şiirimize
Kuşlara bakın, düşümüze.

Ah! Böceklere bakın, yalnızlığımıza
Ufuğa bakın, özlemimize
Çiçeklerin coşkusuna, sevincimize.

Nereye gidiyorsunuz, hangi vücuda?
Küt küt atan kalp de, kimin soluğuna?
Açılıyor şu yol, şu yolun sonsuzluğu.

Ağaç bulutu doğurur,
Bulutsa nehri,
Nehirse kuşları,
Kuşlarsa rüzgarı,
Rüzgarsa ağacı……

Açılıyor serin ve yeşil o yol,
Sarhoş olurum o yolun girdabında
O nefes, o su yolu, tek bir damar……

O yol, büyük bir örümcek ağı,
Ağda meyve vermiş bir damla çiğ.
(Kendini bırakıp geride, gerçek benliğine geçmekte.)
Güneşi yutan çiğin tüm aleminin,
Rüzgarın yuvarlayıp yarattığı çiğin tüm aleminin,
Şimşeği kavurup yiyen çiğin tüm aleminin,
Bir damlada toplanmış, tüm alemin öz suyu.
Gökyüzüyle yatıp, gökyüzüne gebe kalan çiğ,
Aynasıdır Neptün ve Plüton’un.
Çiğ, böceklerin içinden geçip
Yuvarlanıyor kuşların sesine,
Sonunda ot yaprağına konuyor çiğ…

Çiğ  (이슬, Der Tau )
Nehre bakın, kanımıza
Rüzgara bakın, soluğumuza
Toprağa bakın, etimize.

Bulutlara bakın, felsefemize
Ağaçlara bakın, şiirimize
Kuşlara bakın, düşümüze.

Ah! Böceklere bakın, yalnızlığımıza
Ufuğa bakın, özlemimize
Çiçeklerin coşkusuna, sevincimize.

Nereye gidiyorsunuz, hangi vücuda?
Küt küt atan kalp de, kimin soluğuna?
Açılıyor şu yol, şu yolun sonsuzluğu.

Ağaç bulutu doğurur,
Bulutsa nehri,
Nehirse kuşları,
Kuşlarsa rüzgarı,
Rüzgarsa ağacı……

Açılıyor serin ve yeşil o yol,
Sarhoş olurum o yolun girdabında
O nefes, o su yolu, tek bir damar……

O yol, büyük bir örümcek ağı,
Ağda meyve vermiş bir damla çiğ.
(Kendini bırakıp geride, gerçek benliğine geçmekte.)
Güneşi yutan çiğin tüm aleminin,
Rüzgarın yuvarlayıp yarattığı çiğin tüm aleminin,
Şimşeği kavurup yiyen çiğin tüm aleminin,
Bir damlada toplanmış, tüm alemin öz suyu.
Gökyüzüyle yatıp, gökyüzüne gebe kalan çiğ,
Aynasıdır Neptün ve Plüton’un.
Çiğ, böceklerin içinden geçip
Yuvarlanıyor kuşların sesine,
Sonunda ot yaprağına konuyor çiğ…

Koreceden çeviri: Nana Lee

예술의 힘2

coreano | CHONG Hyonjong

한 나치 장교를 감동시키고
피아니스트를 살린
음악.
증오의 폐허
잔학의 내장(內障)
나쁜 믿음의 암흑 속에서.
씨앗도
흙도
물도
그 아무것도
없는
데서
피어난
꽃.
여차하면
지옥을 만드는
 (만들겠다고 협박하는)
어떤 정치
어떤 집단,
어떤 케르베로스의
액운
속에서
피어난
꽃.

© CHONG Hyonjong
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Sanatın Gücü 2

turco

Bir Nazi subayını duygulandırıp
Piyanisti yaşatan
Müzik.
Nefretin haraplığı.
Gaddarlığın iç organları
Kötü inancın karanlığı içinde,
Tohum da,
Toprak da,
Su da,
Hiçbir şeyin
Olmadığı
Yerde
Açan
Çiçek.
Gerekirse
Cehennemi yaratan,
(Yaratırım diye tehdit eden)
Bir politika,
Bir camia,
Bir Cerberus’un
Felaketinde
Açan
Çiçek.

Koreceden çeviri: Nana Lee

가짜 아니면 죽음을!

coreano | CHONG Hyonjong

가로수야 그렇지 않으냐
도시 생활이라는 거 말이지
문명의 難民 아니냐.
아스팔트의 지옥
맹목과 暝目의 역청에
허덕이는 오토 피플
우리는 난민이다.

오 이 지긋지긋한 자동차들,
바퀴벌레들아 그렇지 않으냐.
도시 표면을 다 덮어버린
저 달리고 기고 서 있고 찢어지는 구역질
저 자본의 토사물 속에서 허덕이는
삶이라는 이름의 재난!
그렇지 않으냐 하필이면 도시에 사는 비둘기들이
유독 가스 속을 아장거리며
던져주는 먹이에 정신없는 우리의 동료들이
유황의 火力과 馬力과 金力의 불길
그 날름대는 혀의 불타는 마비의 추력으로
우리는 오늘도 생산하고 소비하고 지지고 볶고
자동적으로 이판이고 나 몰라라 사판이며
진짜에서 멀리 진짜에서 멀리
정치 경제 사회 문화의 모든 힘으로
이런 절규를 힘껏 숨긴다.  가짜 아니면 죽음을!”

© CHONG Hyonjong
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Sahte ya da Ölüm!

turco

Ey yol kenarındaki ağaçlar, öyle değil midir?
Şehir hayatı denilen şey,
Medeniyetin mültecisi değil midir?
Asfalt cehennemi
Kör ve gözleri kapalı zifti üstünde
Çırpınıp duran araba insanları
Bizler mülteciyiz.

Ah! Şu bıkıp usandırıcı arabalar,
Ey hamamböcekleri, öyle değil midir?
Şehrin tüm yüzünü kaplayıveren
Şu koşan, emekleyen, ayakta duran ve yırtılan bulantı
Şu sermayenin kusmuğu içinde çırpınan
Yaşam denilen felaket!
Ey şehir güvercinleri, öyle değil mi?
Zehirli gazın içinde tıpış tıpış yürüyerek
Atılan yemlere dalıveren yoldaşlarımız bizim.
Sülfürün ateş gücü, beygir gücü, parasal gücünün alevleri
Alev alev yanan dilin
Felce doğru giden dürtüsüyle
Bizler bugün de üretip, tüketip, sataşıp
Otomatikmen ya hep ya hiç diyerek aldırmadan
Gerçeklikten uzakta, gerçeklikten uzakta
Politika, ekonomi, toplum ve kültürün bütün gücüyle
Bu haykırışları tüm gücümüzle saklarız.
‘Sahte ya da ölüm!’

Koreceden çeviri: Nana Lee

때와 공간의 숨결이여

coreano | CHONG Hyonjong

내가 드나드는 공간들을 나는 사랑한다
집과 일터
이 집과 저 집
이 방과 저 방.
더 큰 공간에 품겨 있는
품에 안겨 있는 알처럼
꿈꾸며 반짝이는 그 공간들을
나는 사랑한다.
꿈꾸므로 반짝이고
품겨 있으므로 꿈꾸는
그 공간들은 그리하여
항상 태어날 준비가 되어 있다.
항상 새로 태어나고 있다.
어리고 연하고 해맑은
그 공간들의 胎內에 나는 있고
나와 공간들은
서로가 서로를 낳는다
서로 품어 더욱 반짝여
서로가 서로를 낳는 안팎은
가없이 정답다.

그 공간들을 드나드는 때를 또한
나는 사랑한다.
들어갈 때와 나갈 때
그 모든 때는 太初와 같다.
햇살 속의 먼지와도 같이
반짝이는 그 때의 숨결을
나는 온몸으로 숨쉬며
드나든다. 오호라
시간 속에 秘藏되어 있는 태초를
나는 숨쉬며
드나든다.
모든 때의 알 또한
꿈꾸며 반짝이며
깃을 내밀기 시작한다.
시간이란 그리하여
싹이라는 말과 같다.
시간의 胎가 배고 있는 모든
내일의 꽃의 향기들
 (폐허는 역사의 짝이거니와)

© CHONG Hyonjong
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Ey, Zaman ve Mekanın Nefesi

turco

Girip çıktığım mekanları severim.
Evim ve iş yerim
Bu ev ve şu ev
Bu oda ve şu oda.
Daha büyük bir mekanın kucağında  
Sarıp sarmalanmış yumurta gibi
Düşlenip parlayan o mekanları
Severim ben.
Düşlendiği için parlayan,
Kucaklandığı için düşlenen
O mekanlar,
Böylelikle
Hazırdır her zaman doğmaya.
Her zaman doğar yeniden.
O küçük, narin, masum
Mekanların rahmindeyim ben
Ben ve mekanlar
Doğururuz birbirimizi.
Kucaklayıp birbirimizi, parlarız daha da bir.
Birbirimizi doğurtan içimiz ve dışımız
Yakındır birbirine sınırsızca.
O mekanlara girip çıktığım
Zamanları da severim ben.
Girerken ve çıkarken,
Bütün bu zamanlar birer başlangıç sanki.
Bir toz gibi güneş ışığındaki,
Bu parlayan zamanın nefesini
Soluyarak tüm bedenimle,
Girerim ve çıkarım, hey!
Zamana gizlice gömülen başlangıcı
Soluyarak
Girerim ve çıkarım.
Tüm zamanların yumurtası da
Düşlenip parlayarak
Kanat tüylerini başlar uzatmaya.
Zaman denilen işte böyledir,
Filiz demekle aynı şeydir.
Zamanın rahminde barınan
Yarının çiçeklerinin tüm kokusunu
(haraplık tarihiyle eştir de…)

O zamanlar açarlar.

Ah, girip çıktığım mekanlar!
Ah, öyle kımıldayan zamanlar!
Birbirlerinin kucaklarında
Gebe kalıp, birbirlerini doğururlar.
Düşleyip parlarlar.

Koreceden çeviri: Nana Lee