Efe Duyan
Birbirimize
Birbirimize
doğru ucundan çekildiğinde
kolayca açılan gemici düğümleriyle aslında
sıçrayan mikroplarla belki
bazen akoru bozulmuş bir piyanoda
allegro ma non troppo
bazen bir uçurumun kenarından
dibine doğru son süratle
deterjan kokan renkli çamaşır ipleriyle
bizim mahalleden fazla uzaklaşmadan
yer değiştiren kıtalar gibi
her yıl ufak mesafeler katederek
siyah bir ilkokul önlüğünün yaka düğmesiyle
bak ne kadar zamandır
derilerini değiştiren iki yılan gibi
her mevsim yeniden
bir okyanusun dibindeki
karanlıkta merakla
sabah kahvesi gibi
biraz da alışkanlıktan
parmağına akmış japon
yapıştırıcısıyla sımsıkı
yoksa bir pazar sabahı
rahatlığıyla mı
köşedeki çingenenin sümbülleri sardığı
alüminyum folyoyla özel günlerde
bir serum hortumuyla
acil durumlar için
hidrojen ve oksijen atomlarının
mütevazı hareketleriyle
yeni bulunmuş bir gezegende
yaşam olma ihtimaline şaşarak
bir terazinin
eşit kollarıyla
ama denge falan istemediğimizi
umursamadan
asla evcilleşmeyen
hayvanların boynuzlarıyla
susmak bilmeyen
cırcır böceklerinin uykusunda
bir tilkinin
aldığı sincap kokusuyla
ve bir sincabın
duyduğu adımlarıyla tilkinin
her an bir bomba
patlayabilir korkusunu
kahve için süt kalmayabilir
endişesiyle karıştırarak
bir mezar taşıyla
mezar taşını özenle yıkayan biri gibi
ne olursa olsun
kim bilir bir devrimi karşı devrime dönüşürken
birlikte izlediğimiz için belki
inancımızı idareli kullanıp
susuzluktan ölmemek için
bağlanmaktan
korkarak
derimin derine
sürtünürken çıkardığı sesle
sabrımızda biriken laktik asiti
güneşte kurutup
kendi tuttuğumuz
kukla ipleriyle
birbirimize
senle ben