EMGANN KERGIDU

Mamm a c’hoarie «lakez du»
Gant ar speredoù klañv
Strewet ’r stered tu pe du
Gant an avel d’an traoñ
Dister-treut-ki ha toc’hor
Ar c’houlaouenn er c’hav
Ar porzhier a rae e babor
An devezhioù ’ veze mezv

Hag eo dav mont diouzhtu
Da emgann Kergidu ?

E stal-levrioù ar Gwiomarc’h
’veze savet deñved
Displuet-mik korf an alarc’h
Gouel ha pred d’ar preñved
Eil kenderv an horolajer
Ne sune ’met laezh tev
Feunteun Lolori-momeder
’strilhe chouchenn verv

Hag eo dav mont diouzhtu
Da emgann Kergidu ?

An amiegez disalanet
’rede war-zu Kammlann
Alan Al Louarn dilostet
’ribote an amann
Pesketerien ’gase en dro
O rouedoù goullo
’tre an Triagozh hag an Tarv
Edo gwele ar marv

Hag eo dav mont diouzhtu
Da emgann Kergidu ?

Bugale vac’hagnet ar porzh
’voumoune o anken
Kaouadoù erc’h eus tu an norzh
A stanke ar vorlenn
Bommoù galleg ’ deue iñgal
Digant an abostol
Kazeg ’ bet o c’hwizinkal
War traezh ruz porzh ar skol

Hag eo dav mont diouzhtu
Da emgann Kergidu ?

© Bernez Tangi

Babil

Sevişmemiz bir Babil Kulesi
dikiyordu. Düzüştükçe doruğa
tırmanıyorduk, Tanrı
geldiğimizi gördü
ona doğru.Ve sonra
düzüşemedik aylar boyunca.
Kuleyi sadece yazılanlardan
hatırlıyorduk.
Tanrının dünyaya
sapanla fırlattığı insanlar,
senin bulaşıkları yıkamam için inlediğin
ve benim duymazdan geldiğim gibi
anlamsızca konuşuyorlardı birbirleriyle.
Ve ben sana ekmeği kessene
ya da makarnaya tuz at dediğimde
sanki latince konuşuyordum. Biliyordum
Tanrı düzüşürken seyretmişti bizi
ve demişti ki “Bakın onlar bir
kişi oldular ve
tek bir dille konuşuyorlar
ve bu yalnızca
yapabileceklerinin başlangıcı”
Ve o gece bana geldin,
bazı geceler ben
senden önce geldim: mütevazi bir şehvet
ve faklı bir dillerle.

Çeviri: Gökçenur Çelebioğlu