Kemal Küçükgedik 
Übersetzer:in

auf Lyrikline: 6 Gedichte übersetzt

aus: arabisch, mazedonisch, slowenisch, niederländisch nach: türkisch

Original

Übersetzung

الأسد والحواري

arabisch | Fadhil Al-Azzawi

إن كنتَ حواريا، منقوشاً إسمه في لوحِ الشهداء
فأنا الأسدُ الفاتكُ أربضُ قدامك في الحلبة
إحلمْ ما شئتَ بجناتِ الفردوس
فيما أنا أنهشُ أوصالك حتى العظم
آه، لا تلعنّي أنت العارفُ أنا نحن الإثنين
سنؤدّي واجبَنا المكتوبَ علينا في هذا العالم
متحدين
فاصعدْ فرِحاً منتصراً نحو سماء الخُلد فيما نحن أسودَ الغابة
سنظل نزمجرُ فوق الأرض هنا
نفترسُ القديسين
لنكمل واجبنا الدموي.

© Fadhil Al-Azzawi
Audio production: 2005, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

ASLAN VE HAVARİ

türkisch

Şehitlerin mezar taşına ismi kazınmış bir havariysen,
Ben de arenada karşında duran havariyim.
Ben etini kemiğinden söküp parçalarken
İstediğin gibi cennet bahçelerini düşle.
Yapma bana. Bilirsin ikimiz,
Birlikte,
Bize biçilmiş rolleri oynuyoruz.
Yüksel ölümsüzlük göklerine, şevkle ve galebe
Biz ormanın aslanları
Dünyada kalıp
Azizleri yerken.

çeviri: Kemal Küçükgedik

فيلم في محطة قطار

arabisch | Fadhil Al-Azzawi

في محطةِ قطارٍ في الشتاء، عائداً من سفرةٍ طويلة
وجدتُ نفسي جالساً في صالةِ سينما للعابرين
أشاهدُ فيلماً لا أعرف قصته
كان قد بدأ قبل وصولي
فيلمٌ لا ينتهي أبداً
لا يهم من أين تراه
لأن كل فصولِه تتكرر
كما الحياة ذاتها   .

أَبطالٌ يضعون أقنعةَ لصوصٍ فوق وجوههم
جيوشٌ تزحفُ في الجليدِ لتصلَ الى مدينة ما
ومهرجون يسيرون أمام عرباتٍ تجرها خيولٌ منهكة
رجالٌ بأجنحةٍ من شمعٍ يسبحون في الفضاء
حشراتٌ تشق طرقَها الغريبةَ الى الكواكب
تحت شموس محرقة
ثمة من يعثرُ على لؤلؤةٍ ويفقدُها ثانيةً
ونحن ننزفُ على الشراشف
فوق أَسرة ِمسافرين في فندقٍ رخيصٍ لليلةٍ واحدة   .

متفرجون موتى ومتفرجون أَحياء
ثمة من يدخلُ .ثمة من يخرجُ
القاعةُ مظلمةٌ دائماً
وفيلمُنا مستمرٌ بلا نهاية .

© Fadhil Al-Azzawi
Audio production: 2005, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

TREN İSTASYONUNDA BİR FİLM

türkisch

Kışın bir tren istasyonunda, uzun bir seyahatten döndüğümde
Seyyahlar için bir sinemada buldum kendimi
Ve garip bir film izledim.
Ben buraya gelmeden film başlamıştı,
Hiç bitmeyen bir film.
Ne zaman izlemeye başladığın farketmez.
Sahneleri hep tekrar ediyor
Hayatta olaylar nasıl tekrar ederse.

Kahramanlar hırsız maskesi takıyor
Ordular karda sürüklenerek şehre yaklaşıyor.
Yorgun atların çektiği arabaların önünde soytarılar.
Mumdan kanatlar takan adamlar boşlukta yüzüyor.
Kavuran güneşlerin altında
Böcekler gezegenlere doğru garip yollar kurmuş.
Birisi bir inci bulmuş ve tekrar kaybetmiş.
Ve biz kanıyoruz çarşaflarına
Seyyahların o ucuz bir gecelik otellerinin.

Ölü seyircileri yaşayan seyirciler.
Biri gelir, öteki gider.
Salon hep karanlık.
Filmimiz hiç durmadan devam ediyor.

çeviri: Kemal Küçükgedik

ПРЕД ДА СЕ РОДИМЕ

mazedonisch | Nikola Madzirov

Улиците беа асфалтирани
пред да се родиме и сите
соѕвездија веќе беа формирани.
Лисјата гниеја
до работ на тротоарот.
Среброто црнееше врз
кожата на работниците.
Нечии коски растеа низ
должината на сонот.

Европа се обединуваше
пред да се родиме и косата
на една девојка спокојно
се ширеше врз површината
на морето.

© Nikola Madzirov
Audio production: LiteraturWERKstatt Berlin 2009

BİZ DOĞMADAN ÖNCE

türkisch

Sokaklar asfaltlıydı
biz doğmadan önce
ve yıldızlar zaten vardı.
Yol kenarına yığılmış
yapraklar çürüyordu
İşçilerin boynundaki
gümüş kararıyordu.
Bir rüya boyunca,
uzuyordu kemikleri birilerinin.

Avrupa birleşiyordu,
biz doğmadan önce
ve saçları bir kızın
usulca saçılıyordu
dalgaların üstüne.

çeviri: Kemal Küçükgedik

ANDRAŽ

slowenisch | Tomaž Šalamun

Moj brat stopi gol, lep kot deviški vrelec
v dvorano in ubije jagnje iz ljubezni:
jemo in premišljujemo sliko.
Sani zarjavijo čez poletje, nebo se zniža

in postane vlažno, zemlja rodi jagode.
Vojaki stojijo lačni
med narcisami rumenimi kot noč,
jasna, jasna straža;

roloji so spuščeni in zaklenjeni,
markacija pelje v gore, v Trnovski gozd,
o, Čaven, zrak nabit z angeli,

krediti armade, kruh, kruh,
o, Sibila, razlita, strnjena barva,
nepremično, nespremenljivo hrepenenje.

© Tomaž Šalamun
aus: Amerika
Maribor : Založba Obzorja, 1972
Audio production: Študentska založba

Andraz

türkisch

Kardeşim çıplak yürür, holde,
Bakire bahar gibi güzel,
Kuzuyu öldürür.
Aşkla

Yemek yer, imgeler düşleriz.

Kışların arasında kayaklar paslanır,
Gökyüzü aşağı çekilir,
Ve nemlenir.
Toprak çilekler doğurur.
Gece kadar sarı nilüferlerin arasında
Askerler aç bekler,
Temiz, saf bir bekleyiş.

Pencereler kapalı ve kilitli,
Dağlarda, ormanlarda patika izleri
O Coven Dağı, gökyüzü meleklerle kalabalık.

Ordu izleri, ekmek, ekmek
O sibyl, sertleşmiş rengi kır.
Hareketsiz, değişmeyen kaşıntı.

Çeviri: Kemal Küçükgedik, Cenk Gültekin

Sailor’s Home 10

niederländisch | Arjen Duinker

Waar de bloem haar schoonheid toont,
Maakt het verlangen zich los van later ,
Hangen namen in twee trossen van acht,
Krast een nagel de horizon in de huid.

Waar de bloem haar schoonheid toont
Gaan vingers over in hier en hier en hier,
Grijpen handen in sluiers van haar,
Ademen kleuren oneindig het oneindige.

Waar de bloem haar schoonheid toont
Zoemen insekten in onverstaanbaar licht,
Overschrijden ogen de bedwelmde buik,
Ruikt de onderarm vergeten dromen.

Waar de bloem haar schoonheid toont
Inspireert de medeklinker de klinker.

Waar de bloem haar schoonheid toont
Nemen vlinders het zout van de zee.

Waar de bloem haar schoonheid toont
Emailleert de tijd tatouages op blaadjes.

© Arjen Duinker
aus: Sailor’s Home
Exeter: Shearsman Books, 2005
ISBN: 0-907562-86-8
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Denizcinin Evi 10

türkisch

Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde,
Turku kopartır kendini başkasından,
İsimler iki buket asılı kalır,
Tırnak ufku tene çizer.
 
Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde
Parmaklar karışır oraya buraya ve buraya,
Eller saçtan örülü peçelere uzanır,
Sonsuzluğa renk verir sonsuz nefesler.
 
Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde
İpe sapa gelmez ışıklarda böcek sesleri
Gözler takılır bira göbeklerine,
Koltuk altları unutulmuş düşler biriktirir.
 
Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde
İlham olur ünsüzler ünlülere.
 
Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde
Kelebekler denizin tuzunu alır.
 
Çiçeğin güzelliğini gösterdiği yerde
Zaman taç yapraklara dövmeler çizer.

Çeviri: Kemal Küçükgedik

Sailor’s Home 1

niederländisch | Arjen Duinker

De roep van de golven rood.
Een bloem glijdt door een glooiing
En geeft haar parfum aan een steilte
Die vrij in de lucht zwijgt.

De trots van de golven zwart.
De ogen roven het onverwachte
Dat de striemen op de huid
Met blaadjes kalmeert.

© Arjen Duinker
aus: Sailor’s Home
Exeter: Shearsman Books, 2005
ISBN: 0-907562-86-8
Audio production: 2006, M.Mechner / Literaturwerkstatt Berlin

Denizcinin Evi 1

türkisch

Kırmızı, dalgaların çağrısı.
Bayırdan aşağı bir çiçek kayar,
Yokuşa yayılır kokusu
Havada özgür ve sessiz.

Siyah, dalgaların gururu.
Gözler çalar umulmayanı
Tenimde taç yapraklarla
Kirpikleri yatıştırarak.

Çeviri: Kemal Küçükgedik