Claire Lajus
الفرنسية
KAPILAR
Kapılar çalınırdı
ve kadınlar açarlardı kapıları
geçip giderdi hayat
hergün tozu alınarak ve parlatılarak
Onlar ki
büyük bir aşkın özlemini duyarlardı
seyretmek için kendi güzelliklerini
çağların ardından bir tablo gibi
donup kalmaktı istedikleri
Küçük bir kız çocuğu iken
uysal birer fidan gibi büyüdüler
ve parmaklarına pırıltılı halkalar giyip
beyaz güvercinler gibi
tutsak evine girdiler
Sokağa düştü kimisi
anne bile olmadan
Kimisi bir kuyrukluyıldız olup gitti
kimisi bir gül dalına astı kendini
hayatı sorgusuz bekledi
Işıl ışıl yandı camlar
çamaşırlar ütülendi
ama çalınmadı kapı hiç
o çılgınca seven adam hiç gelmedi -
Dünya bir at arabasıydı
ve son sürat çekerlerdi onu
nasıl da anlamazlardı
kadının en güçlü olduğunu .
ve özgürlük sözcüğü
gökyüzünde bir yılbaşı balosuna benzerdi
hiç bulamadılar uygun elbiseyi
asla oraya gidemeyeceklerdi
Onlar hep şaştılar yalnızca
erkeklerin asker kılıklarına
ve gece yarısı tutulan nöbetler için
kazaklar ördüler
gizlice giyilsin diye üniforma altına
İnce şişlerle zahmetin ördüğü hayat
kurşun delikleriyle yaralandı
Çeyizleri çiğnendi insafsızca
insanın insani her kıyımında
yitirdiler o en değerli kocalan ve oğullan
gözyaşı ve yalnızlık yandı mumlarda
buhurdanlıklar tüttü hep
soğuk dul odalarında
Duvardaydı resimleri
Babaların, oğulların ve silahların ellerindeki
kalın kaşlar, gür bıyıklar, sert bakışlar
hükmettiler yuvaya
Her şeye karışırlardı bulundukları yerden
kapının tokmağından tenceredeki aşa
bağırtıları hala çınlardı ortalıkta
Çocuklar küçük kediler gibi
annelerin eteğine sığınırdı da
Onlar hep dua ettiler
ve mersin dalları taşıdılar
her bayram mezarlara
ince bir sızıyla yaşandı özlem
sessizce indi
yürekten kasıklara
Kapılar çalınırdı
ve kadınlar açarlardı kapıları
Geçip giderdi hayat
hergün tozu alınarak ve parlatılarak
من: Şiir Seçkisi
Amargi, 2008
الإنتاج المسموع: Literaturwerkstatt Berlin 2010
Les Portes
Aux portes on sonnait
et les femmes ouvraient les portes
la vie s’écoulait
à dépoussiérer et à astiquer chaque jour
Elles, qui
ressentaient le manque d’un grand amour
qui contemplerait leur beauté
tel un tableau à travers une cascade
leurs désirs s’étaient figés
Petites filles
chacune grandit telle une pousse docile
puis elles enfilèrent à leurs doigts de brillants anneaux
et telles de blanches colombes
entrèrent dans la maison cage
L’une se retrouva à la rue
avant même d’être mère
une autre se volatilisa en comète
une autre se pendit à la branche d’une rose
attendant la vie sans rien demander
Les vitres brillèrent de milles feux
le linge fut repassé
mais jamais on ne sonnait à la porte
jamais ne vint cet homme transi d’amour
Le monde était une calèche
et elles l’entraînaient à toute vitesse
comment ne comprirent-elles pas
que les femmes étaient les plus fortes
et le mot liberté
dans les cieux ressemblait à un bal de Réveillon
la robe convenable, elles ne purent jamais la trouver
elles n’allaient jamais pouvoir y aller
Elles, elles ne cessèrent juste pas de s’étonner
devant les habits militaires des hommes
et pour les nuits de garde
elles tricotèrent des pulls
pour qu’ils les portent en cachette sous l’uniforme
Cette vie tricotée avec de fines aiguilles par l’abnégation
fut perforée par balle
leur dot fut bafouée sans pitié
à chaque massacre humain de l’humain
elles perdirent leurs précieux maris et fils
dans les bougies, larmes et solitudes brûlèrent
les encensoirs fumèrent sans arrêt
dans les chambres glaciales des veuves
Ils étaient sur les murs les portraits
de leurs pères, de leurs fils et des armes dans leurs mains
sourcils épais, moustaches fournies, regards durs
ils régnèrent sur leur foyer
De leur place, ils se mêlaient de tout
de la poignée de porte au repas dans la casserole
leurs éclats de voix résonnaient encore partout
et les enfants tels des chatons
allaient se réfugier sous les jupes de leur mère
Elles, elles prièrent sans cesse
et elles apportèrent des branches de myrtes
à chaque fête religieuse sur les tombes
par une douleur subtile se fit sentir le manque
descendue silencieusement
du cœur aux reins
Aux portes on sonnait
et les femmes ouvraient les portes
la vie s’écoulait
à dépoussiérer et à astiquer chaque jour