Mohammed Bennis

العربية

Mehmet Hakkı Suçin

التركية

إلى عشْــتار

الوقْتُ يُسرعُ بي لأدْخلَ
بيتَكِ الفجْريّ
منْ أقصَى
التولّهِ
حاملاً نُـذُري إليْـكِ
لهيـبَ أسئلةٍ ونَايْ

لغةُ الحدَادِ أنَا
والموْتُ يا عَشتارُ تأكلُ من ذراعيَ
لستُ أعْرفُ كيفَ أرفعُ
عن جبينكِ
ستْرةَ النّسْـيانِ
أوْ صمتاً تكاثرَ عبْرَ أزمنةٍ
لها خوْفي

وأنتِ هُناكَ تخْتبئينَ
خلفَ وعُورةِ الأحْجارِ لا نفْياً
نطقْتِ
ولا سَحاباً
هلْ هو الممْشَى
أمِ الأعْماقُ ريحُ كثافةٍ خَرساءْ

عُشبٌ وطينْ
أجثُو لأوقظَ راحتيْكِ علَى
بياضِ نَوافذِ الذّكْرى
سَماءٌ ربما لمَعٌ منَ الأنْغامِ
أحْسبها منَ الوَادي تعودُ منَ النّقوش الكَاتمات عليّ وحْدَتَها
ترجّ أصَابعي
ليْلاٌ
هوَ السرُّ الذي مَا زال يغْمضُ
ثم ينْأى عنْ نخيلٍ
دائماً ينْأى

ودمعُ التّائهين معَ انْحناء الصّوتِ في الصّحراءِ
أقْوى منْ صدَى
نقْـرٍ علَى الأبْوابِ أنفاسٌ تنُوحُ
شواهِدٌ تعلُو وتكْبُر في الرّسائلِ
لطخةٌ سوْداءُ ما يبقَى
منْ سُطوعِ الضّوءِ مجْروراً
تمزّق
نَازفاً يهْذي
بكُلّ دمٍ توقّفَ عنْدَ حُنجُرَة النّشيدْ

تُخفي الظّلالُ صباحَها بيْنَ الثّـنايَا
موْقدُ الآلامِ
دائرةٌ على قَبرٍ
قُبورٍ
لنْ أسْتعيرَ صَلاتهُمْ
وجْهي يفتّشُ عن هَواءٍ في نَدى حَجرٍ
لانّ هُـناكَ لي جَسداً
قريباً منْكِ صارَ
دَماً

صَلاةَ دمِي

© Mohammed Bennis
الإنتاج المسموع: Literaturwerkstatt Berlin, 2010

İştar’a

Vakit acele ediyor
Girmem için sabahlık evine
Karasevdanın en uç noktasından
Taşıyarak adaklarımı sana
Soru ve ney alevini

Matemin diliyim ben
Ölüm kolumdan yiyor ey İştar
Bilmiyorum nasıl kaldırayım
alnından
unutkanlığın örtüsünü
yahut korkularımın sahibi zamanlar boyu
çoğalan sessizliği

Ve sen gizleniyorsun orada
Taşların ıssızlığının ardında
Ne bir sürgüne
konuştun
ne bir buluta
Yürüyecek yol mu bu
yoksa dilsiz bir yoğunluğun
rüzgârı mı derinlikler?

Ot ve toprak
Avuçlarımı uyandırmak için diz çöküyorum
hatıra penceresinin beyazında
vadiden hapsettiğim bir gökyüzü
belki de nağmelerden bir pırıltı
birliğini benden saklayan nakışlardan dönüp
sallıyor parmaklarımı
geceleyin.

Budur hâlâ ifşa olmayan sır
Hurmalıklardan uzaklaşan
hep uzaklaşan

Çölde sesin meyliyle birlikte
yitiklerin gözyaşı
daha güçlüdür kapı tıklamasının yankısından

Feryat eden nefesler
Mektuplarda yükselen ve büyüyen mezar taşları
Siyah bir leke kalıyor
ışığın doğuşundan sürüklenerek
yırtıyor
sayıklayan kan kaybeden birini
marşın boğazının yanı başında
kanlar içinde duranı

Gölgeler sabahlarını gizliyor ön dişlerde
Acıların sobası
bir dairedir kabir üzerinde
dualarını ödünç alacağım kabirler
Yüzün hava arıyor bir taşın çiyinde
Zira bir bedenim var orada
yanıbaşında
kana dönen

Kanımın duası

Çeviri: Mehmet Hakkı Suçin